3 Eylül 2010 Cuma

Geç kalınmış bir yazı...

Bu yazıyı yazmak tam 1 haftamı alıyor. 1 haftam yazayım mı yazmayım mı diye düşünmekle geçti.
Yazarsam..
Çok kendimi ortaya dökmüş olacağım. Bilmesi gereken gerekmeyen herkes okumuş olacak.

Yazmazsam...
Bu heyecanı paylaşmadığım için içimde kalacak.

Ve sonunda kararımı verdim... Benden bekleneni yapıp yazıyorum :)

Konumuz tabiki İSTANBUL FASHION WEEK...

Bu kadar büyüttüğüm ne peki?

1) Davetiyeleri elde etmenin heyecanı
2) Gideceğinin mutluluğunu yaşarken işyerinden izin alamamanın hayal kırıklığı
3) Son dakika golü atmam ;)
4) Evet istediğim oldu derken sevgili sevgilim yüzünden anca 3. gününe gidebilmem :-|

TARİH: 25.08.10 YER: ANKARA SAAT: 09.30

İşe gitmek için uyanmış fashion weeke gidememiş olmanın üzüntüsüyle yarı ağlak modda laptopun karşısında arkadaşlarımın facebookdan yazdığı "sen salak mısın nasıl bütün davetiyeleri elde etmişken gitmezsin bu senin tutkun" gibi mesajları okuyorum.
Birden gaza geliyorum.. Kızım kendine gel sen bu değilsin hayallerinin peşinden ne pahasına olursa olsun gidersin sen diyorum ve ani bir kararla 11.10 uçağına bileti alıyorum.
Deli dana gibi hazırlanıyorum. Taksiyi arıyorum. Ne giydim, çantama ne koydum bilmiyorum. Evim havaalanına taksiyle 35-40 dk :-|

SAAT 10.55
Esenboğa havaalanında koşan bir deli! check-in imi yaptırmışım ama çıktısını almamışım. Doğal olarak! Yazar veya öğrenci olmadığım için evimde printer yoookkk!!!!

Haydi bir çingenelik yap kızım.. Sizin işyerinde ortalığı ayağa kaldıran müşteriler kazanıyor!
Yok benim çığlıklarım, tehditlerim, isyanlarım sökmüyor burda.. Benim gibi mağdur 15 kişi daha var!
Altı üstü kalkmamış olan bir uçağa yürüyüp 2 dakikada bineceğiz dimi? Yok binemedim!

SAAT 11.15
Havaalanının ortasında valizinin üstüne çökmüş, başı elleri arasında ağlamakla ağlamamak arasında gidip gelen ben!

Bir sinirle kalkıp kağıtları görevlinin suratına fırlatıp, bir yola çıktım ne olursa olsun umrumda değil diyerek AŞTİ yolunu tutan ben!

Saat 12.00
Otobüs yolculuğundan nefret ettiği halde ilk otobüse binen ve akşam 18.00 de orda olup ilk günü kaçırmanın mutsuzluğunu yaşayan yine ben!

TARİH 26.08.10 YER: İSTANBUL :) SAAT: 05.00

İstanbul'dayım. Az sonra süslenip püslenip defileleri izlemeye gideceğim. 12'den 21'e kadar. Müüüüttthhiiiiiiiişşşşşşş :)))

Tabiki değil :-|

Çünkü...

Karakoldayım!...

Çok sevgili arkadaşım çalıntı telefon satın almaktan dolayı göz altına alındığı içiiiinnn!!!

Şaka mı? Bana kaderimin bir oyunu mu bu?

Bütün günüm beklemekle geçiyor.

NOT: Arkadaşım hırsız, yan kesici, dolandırıcı, kaçakçı değildir. Tam tersi işi gücü yerinde önemli bir şahsiyettir.. Daha fazla deşifre etmeden yanlış anlaşılmalarının önüne geçmek için bu bilgiyi verelim ;)

SAAT 18.00

KAVUŞTUUUKKK :)))

Ama fashion week yine yalan oldu :-(

TARİH: 27.08.10 YER: İTÜ TAŞKIŞLA SAAT: 12.00

Bu bir rüya olmalı.. Biri beni uyandırsın lütfen! Evet gelmişim defile izliyorum. Sersem gibiyim ama burdayım.

Sonundaaa :))

Ama yorgunum heşey müthiş ama lütfen dönelim 4. güne kalmak istemiyorum. Daha fazla heyecana kalbim dayanmayacak!


TARİH: 03.10.10 YER: EVİM EVİM GÜZEL EVİM  SAAT: 13.10

Deşmeden, minimum cümlelerle anlatabileceklerim bunlardır. Bu bir rüya mıydı? Yoksa benim hayal ürünüm mü? Orası bilinmez ;)


Vee... Geriye kalanlar....


                                Tuvana Büyükçınar ... T U V A N A M  "Zamana Karşı Keşif"

11 parçalık koleksiyondan oluşan defilede bir masalın içinde kaybolduğunu sanıyor insan.. Tasarımlar tarihten, elbiseler masallardan fırlayıp gelmiş...









favorim!




Niyazi Erdoğan...   PİKSEL

Niyazi Erdoğan defilesi daha başlamadan çok büyük bir alkış alıyor. Ayaklarda kahverengi, deri, gladyatör terlikler (dedemin yaylada giydiği :))

                                                           

                          

                        


                          



                              

Defile çok güzeldi. Tek bir sorum var?

NEDEN GÖBEKLİ MANKEN KULLANILMIŞTI? VE NEDEN BU MANKEN GÖBEĞİNİ HOPLATA HOPLATA YÜRÜYORDU??!


Rana&Berna Canok..... "Yürüyen Heykeller"

Defileye çok doğru bir isim verilmiş. Yürüyen Romalı Heykeller ya da Yürüyen Modernize Edilmiş Antik Yunan Prensesler de denilebilirdi...  Romantizmin kokusu buram buram geliyordu bu defilede..

                                               



                                              


Nejla Güvenç....   "AEON"

Söylenecek tek bir söz var: GİYİLEBİLİR!

Ama sanırım manken kıtlığı çekiliyordu Tuvana Büyükçınarla aynı mankenleri kullanmıştı.











                                                      



SONSÖZ: Bloglardan defilenin profesyonel fotoğraflarını almaktansa kendi acemi orjinal fotoğraflarımı koymayı tercih ettim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder