Sosyal hayattan neden elimi eteğimi bu kadar çektiğimi soruyorlar. Kendimi neden eve kapatıyormuşum? Bir sorunum olduğunu bile düşünenler varmış meğer...
Hayır, bir problemim olmadığına %100 eminim. Hatta, hayatımın hiçbir döneminde kendimi bu denli dingin, huzurlu ve berrak zihinli hissetmediğimi söyleyebilirim. Hayatımda ilk defa kendimi pozitif olmaya zorlamıyorum. İçten gelen enteresan bir "optimistic"lik oluştu bende.
14 yaşındayken yakın bir arkadaşımın, İstanbullu dayısı omzumdaki dövmeyi görünce bana "hayatı çok erken yaşamaya başlamışsın, dikkat et erken sıkılırsın" demişti. Anlamamıştım. Dövmeyle hayatın ne alakası var demiştim. Dövmeyle hayatın alakası yokmuş da dayının ne demek istediğini 10 sene sonra anladım!..
Ajandasız yaşayamayan bir insandım ben! Her gün bir programı olan, ev fobisi olan... Ev oteldi benim için; duş alınan, uyunan... Zaman zaman da party verilen... Telefonum az çaldığı zamanlar moralim bozulurdu benim. Şimdiyse elimden gelse telefonu hiç açmayacağım!
Hep çok hızlı koştum, akranlarımdan birkaç adım ilerde olmak için. Haliyle erken yoruldum. Hoş, hızlı koşupta değişen bir şey de olmadı...
Neden dışarı çıkayım şimdi ben? İnsanların nasıl yüze gülüp arkadan dedikodusunu yaptığını görmek için mi? Bir erkeğin bir kızı yatağa atabilmek için kendini ne kadar düşürebildiğine şahit olmak için mi? İnsanların nasıl su içer gibi yalan söylediğini izlemek için mi? İnsanların aslında ne kadar mutsuz olduğuna tanık olmak için mi?
Ne var dışarda eksik kaldığım, kaçırdığım? İnsanların güvenilmeyecek pislikler olduğunu öğrenecek kadar sosyalleştim yıllarca. Şu saatten sonra yalancı insanların arasında anlık kahkahaları neyleyim ben?
Sosyalliğin getirdiği ağırlıklardan biri de sürekli herkese politik davranma zorunluluğu. Söyleyemiyorsunuz birinin yüzüne aslında onun beş para etmeyen bir insan olduğunu çünkü sürekli birbirinizin yüzüne bakıyorsunuz. Çünkü siz ortam arkadaşısınız! Ne birbirinize hatalarınızı söyleyecek kadar yakın, ne de sevmeyecek kadar uzak.
Saatlerce birileriyle bir cafede tıkılıp kalıp ne konuşacağım? Beni ilgilendirmiyor kızların sevgilileriyle ilgili sorunları ya da yeni aldıkları bilmem neleri. Beni ilgilendirmiyor erkeklerin geyik muhabbetleri.
Nadir dışarı çıktığım zamanlarda bana soruyorlar neden eğlenmediğimi, dans falan etmediğimi. Gerçekten mutlu olacak bir sebebim yokken niye dans edeyim? Gülünç geliyor...
Bunlardan bıktım işte ben. Bu kategoridekileri minimuma indirdim ben. Yoksa münzevi bir hayat yaşadığım falan yok."Kaliteli zaman" olayını öğrendim. Azın öz olduğunu anladım. Keyfi o zaman çıkıyor...
Bana ailem, 3-5 yakın arkadaşım, sevdiğim adam ve kitaplarım yeter de artar. Evimde, elimde çayım, denizi izleyerek "beyaz atlı prensimle" ilgili hayaller kurmak kadar beni keyiflendirmiyor dışarısı...
Bensiz eğlenin dostlarım, ben evimde rahatım, belki bahara açılırım... ;)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder