Dün George Clooney'nin, orjinal adı The Descendants olan, Türkçe'ye "Senden bana kalan" diye çevrilmiş bir filmini iztedim.
Filmde, karısı bir tekne kazası sonucu komaya giren ve uyanamayacak olan bir adamın, karısının yaşam ünitesi fişi çekilmeden önce yaşadıkları anlatılıyor.
Karısı ölüm döşeğindeyken, aldatıldığını öğreniyor bizim masum, zengin, işkolik kahramanımız Matt (!) Ve film bunun üzerine ilerliyor. Meğer karısı ölmeseymiş Matt'dan boşanmaya hazırlanıyormuş çünkü aşık olmuş!.. Aldatıldığı adam bulunuyor, yüzleşiliyor... Ve ortaya çıkıyor ki karısının sevgilisi evli, mutlu, çocuklu bir adam. Hem de kendi karısını gerçekten çok seviyor! Anlık bir şehvetle başlayan, sonrasında da karşı koyulamayan, sevgiden yoksun, sadece seks içerikli bir ilişki bu sadakatsiz kocaya göre.
Film aldatılan eşin dramını anlatıyor. Filmin başından sonuna kadar erkek kahraman haklı, karısı yerden yere vuruluyor. Sadakatsizlik etmiş çünkü (!) Filmin kadın ruhundan anlamayan erkek bir senarist tarafından yazıldığı, çizildiği, erkek yönetmen tarafından yönetildiği o kadar belli ki!..
Ben asıl dramı ölüm döşeğindeki o zavallı kadında gördüm. Ölümü bekleyen kadın, yıllar boyu kocasının ilgisinden, şefkatinden yoksun kalmış bir kadın. Haliyle çok sosyal, evde bulamadığı mutluluğu dışarda arayan, kendini arkadaşlarıyla oyalayan bir kadın. 2 çocuğunu da tek başına büyütmüş, masum (!) kocanın çocuklarıyla en son yalnız ilgilendiği zaman çocuklar 3 yaşındayken! Neden? Çünkü aldatılan kocanın işleri var! O bir iş adamı! Parasına para katmalı!
Bu şekilde 20 yıl yaşadıktan sonra bu kadın tekrar aşkı tatmış çok mu? Erkek yapınca elinin kiri, kadın yapınca namussuz mu? "Yapana değil yaptırana bak" diye bir laf yok mu? Bir kere hiçbir kadın seks için aldatmaz! Şefkat ve sevilmek için başka kollara gider kadın.
Ayrıca bu kadına üzülmemin ikinci sebebi de, uğruna kocasını terk edeceği adamın onu sevmiyor olması! Onunla sadece seks ve heyecan için birlikte olması!
Şimdi söyler misiniz, burdaki gerçek dram kimde? Zengin, umursamaz, işkolik kocada mı? Yalnız, mutsuz, umutsuz kadında mı?
Her zaman söylüyorum; "aslında giden değil, kalandır çoğu zaman terkeden... Giden de bu yüzden gitmiştir zaten!"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder