5 Eylül 2011 Pazartesi

Kısa bir şey söylemek istiyorum...

Bilen bilir benim meşhur "secret"larımı... Çocukluğumdan beri bu şekilde inanıp yaşayarak büyüdüm. Tabi ki o yıllarda "yer çekimi yasası" diye bir şey Türkiye'de popüler değildi.

Yazima başlamadan önce önemle belirtmek istediğim bir şey var ki o da "dindar"ları kızdırmamak için. Benim inancıma göre insan ister Müslüman olsun, ister Yahudi olsun, ister Hristiyan olsun, ister budist olsun, ister karma felsefesine inansın, ister ben Allah'a inanmıyorum maddenin gücüne inanıyorum benim bugüne kadar "isteyipte" elde edemediğim bir şey olmadı desin aslında hepsi aynı kapıya çıkıyor. " 'Secret' denilen şey bir saçmalıktır, bu aslında bizden çıkmadır. 1500'lerde Mevlana da aynı şeyleri söylüyordu Osho söyleyince mi dinler oldunuz" diyenler lütfen kızmayın ben de farklı şey söylemiyorum. Aslında hepsi "aynı"! Hiçbir fark yok. Bir yere varmak için 50 farklı yoldan gidilebilir. Sonuçta "amaç" aynıdır, sadece "araç"lar farklıdır. Önemli olan hepsinin aynı amaca hizmet ettiğini kabul edip herkesin birbirine saygı duymasıdır.

Pozitif düşünce gücü yani bardağın dolu tarafını görmek, odaklan-hayal et-inan-gerçekleşsin felsefesi, iyilik yap iyilik bul, "evrene" mesaj gönderme olayı gibi şeyleri çok duyar olduk. Ben de bu konularla ilgili ne kadar kitap varsa okumuşumdur heralde. Haliyle ben de kendime göre bir inanç sistemi oluşturdum. Bu yazıda paylaşacağım bu değil. Dediğim gibi bana göre insan neye inanırsa inansın hepsi aynı amaca hizmet ediyor. Hepsi aynı şeyi söylüyor. Merak edenler araştırırlarsa kendileri de fark edeceklerdir. Bu yazıda söyleyeceğim tek bir şey var; benim yeni fark ettiğim bir şey...

O da insanın "sadece!" oturup dua etmesiyle, "secret" yapmasıyla, "evrene" mesaj göndermesiyle, "zihin harita"ları yapıp düşüncelerini kağıt üzerinde görselleştirmesiyle istediği yere varamayacağı. Bu, bir bina için gerekli tüm malzemeleri edinip ustanın olmaması ya da -Türk insanının daha iyi anlayacağı bir örnek verecek olursak- yapmak istediği işi belirleyip, kendini de bir güzel gaza getirip ofis kiralayıp, içini de son model döşeyip elinde hiç iş olmadan oturması ya da kilo vereceğim deyip yediklerine dikkat etmemesi, spor yapmaması ya da evlenmek istiyorum deyip sosyalleşmemesi gibi bir şeydir.

Bir yerden başlamak gerekir. Çok sevdiğim bir söz var, evimin girişine asılmak üzere hazırda bekleyen. "Başlamak için en uygun zamanı beklersen hiç başlamayabilirsin. Şimdi başla, şu anda bulunduğun yerden, elindekilerle başla"



Elbette ki herkes hayalleri ve korkularını yaşar. Herkes geçmişine dönsün küçükken kendini nerde hayal ettiyse mutlaka şimdi ordadır ya da hep korkularla yaşayan bir insansa hep başarısız olmuş biridir. Demek istediğim şu; herkes bu hayatta seçimleriyle vardır. İyiyi de seçmek, kötüyü de seçmek, doğruyu da seçmek, yanlışı da seçmek bizim elimizdedir. Ama bir şeyi seçmemiz gerekir. Elini hiçbir şeye atmayan, "çabalamayan" insan kaybeden insandır. "Sabaha kadar" dua etsin, secret yapsın!!!

Okuduklarım ve kendi tecrübelerim sonucu anladığım bir şey varsa o da, dini kitapları okurken de, çekim yasası ve düşünce gücüyle ilgli kitapları okurken de hayal etmenin ve istemenin hiçbir zaman tam anlamıyla yeterli olmadığı bilmek, bu kitaplarda satır aralarında bunun söylendiğini fark etmemiz gerektiğidir. Başlamak elde etmenin yarısından da fazlasıdır. Zafere giden yolda ki gereklilikleri yerine getirmeyi dileğimiz, hayallerimiz ne olursa olsun unutmamalıyız!

Herkesin hayallerini yaşayabilmesi dileğiyle...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder