6 Ekim 2011 Perşembe

'Yalan dostum aşk diye bir şey yok aşk dediğin 3 günlük eğlence'...

Yeşilçam'dan ünlü bir replik: "Bedenim senin oldu ruhum asla!" Ne kadar derinliği olan bir söz değil mi? Demek o zamanlar biliyorlarmış "ilişki"nin ne demek olduğunu, ilişkinin haftada 1-2 görüşme, 2 yemek yeme, 2 sevişme olmadığını... İlişkinin ruhların birleşmesi olduğunu... Paylaşmak olduğunu... Araya giren yollar ve ayların bile ilişkiyi zedeleyemediği zamanlar... İnsanın sevincini de derdini de ilk hayat arkadaşıyla paylaşdığı zamanlar... O kadar gerçekmiş yani herşey!

Şimdilerde nasıl? 2 telefona cevap verilmese adı ayrılık oluyor. Taraflardan biri ilişki dışında yaşadığı herhangi bir stresini yansıtsın 'beni kasma, boğma' oluyor. Neyin var sorusuna kadın/erkek fark etmez "işle ilgili" cevabını verip kestirip atabiliyoruz. Yani? İşle ilgiliyse n'olmuş, aynı yastığa başkoyduğuna anlatmayacaksan kime anlatacaksın? O kadar tahammülsüsüz yani!.. Bu yüzden midir biten ilişkinin ardından hiç yaşanmamış sayabilmemiz? İçimizde kırıntısının bile yerleşmemiş olması? İyi günde, "kötü günde" kuralına uymadığımız için mi? O yüzden midir hep yedekte birini tutmamız? Telefonumuzun susmaması için mi? Oysa ki mutlu değil miydik? Yalan mı olmuş dünya? Biz de mi bu yalana aletiz? Bu kadar sığ mı olmuşuz hepimiz? İlişki dediğimiz şey paylaşımsız tensel zevkten mi ibaretmiş? Büyükşehir mi bizi böyle yaptı?..

Yoksa, "korkularımızdan" mı bu kadar "umursamaz aşklar" yaşamamız? Aşık olmaktan korktuğumuz için! Çünkü hepimiz 1 kere aşık olduk değil mi? O "lanet" acıyı hepimiz 1 kere çektik değil mi? Yani kendi kuyumuzu kendimiz kazmamak için mi? Yoksa büyükşehrin stresinden kaçmanın yolu mudur paylaşımsız "ilişkiler"? Alkol gibi? Olsa iyi olur, olmasa başka bir şey bulunur...

Kime sorsam aşka inanmıyor ama hepsinin "ciddi ilişkisi" var. Hepsi mutlu gibi!? "Aşkım, bebeğim, çiçeğim böceğim..." 3 gün sonra yeni bir isim! O da "ciddi"!.. "Aşkım, bebeğim, çiçeğim, böceğim..." Bedenlerimizi veriyoruz ruhumuzu asla! Bundan da gurur duyuyoruz! "Aşk ne yaa, yok öyle bir şey yaaa" diye naralar atıyoruz. Oysa ölmeden ruhumuzu teslim ediyoruz, kendimizi "yaşayan" ruhsuz ölülere çeviriyoruz haberimiz yok!..

Daha 19 yaşındaydım. Bebek... Ağlıyorum... Canımın yarısı dediğim insanı aradım. Duyduğum cevap; "ağlamana dayanamıyorum, ağlaman bitsin beni öyle ara!" Heralde o zaman aşka inancımı yitirdim. Aynı zamanda da ağlamaktan vazgeçtim. Sanırım bir daha da kimse göremedi gözlerimden süzülen yaşları. Bunu bana söyleyen kişi aradan yıllar geçmesine rağmen beni hala sevdiğini iddia eden bir kişi. Sorarım şimdi, bu mudur sevgi? Sevgilinin ağlamasına dayanamamak? Onu sadece gülerken görmek istemek? Evet, insan tüm sevdiklerinin yüzünün gülmesini ister ama gülmesi içinde elinden ne geliyorsa yapar, yapmalı!..

Şimdi söyleyin bana suç kimin aşka inanmadığımız için? Suç kimin "yatağımızdakine" değer vermediğimiz için? Suç kimin "sevgililerimizle" oynadığımız için?..

Şimdilerde aşk tamamen bir ilizyon halidir... Gerçeği herkesin bildiği ama yalanı yaşamak istediği...

Mustafa Sandal ne diyor? Benim aşka inancım kalmadı hiç, bozma keyfimi!..

4 yorum:

  1. Aşk olarak hissettiğimiz şey âşık olduğumuzu sandığımız kişinin bilinmezlikleri, gizemli yönleridir aslında. Her gizem ve ulaşılamazlık, aşk olarak algıladığımız hissi daha bir güçlendirir. Sonrasında gizemler eksildikçe aşkta eksilir gönlümüzden, yerini sevgiye bırakır çoğu zaman. Deli gibi aşık değilsinizdir artık, deli gibi seviyorsunuzdur, yada umduğunuzu bulamayıp uzaklaşıyorsunuzdur…

    YanıtlaSil
  2. Aşk olarak hissettiğimiz şey âşık olduğumuzu sandığımız kişinin bilinmezlikleri, gizemli yönleridir aslında. Her gizem ve ulaşılamazlık, aşk olarak algıladığımız hissi daha bir güçlendirir. Sonrasında gizemler eksildikçe aşkta eksilir gönlümüzden, yerini sevgiye bırakır çoğu zaman. Deli gibi aşık değilsinizdir artık, deli gibi seviyorsunuzdur, yada umduğunuzu bulamayıp uzaklaşıyorsunuzdur…

    YanıtlaSil
  3. Aşk diye birşey var ama aşkı gerçekten hak eden insanlar yok bu dünyada... Birisine dünyanın en güzel şeylerini söylemek o kadar kolay hale gelmişki hayatımızda birisine selam vermek kadar kolay olmuş seni seviyorum demek.. dünyadaki herşey en güzel şeyler üzerinde en çok emek harcanan ve belkide birşeyleri onun için feda ettiğimiz şeylerdir asıl vazgeçilmezlerdir... Elde etmek için hiçbir çaba sarfetmediğin yada sadece gününü doldurmak yada yanlız hissetmemek için hayatına soktuğun insanlar kadar kendininde suçlu olduğunu ve bu dünyadaki gerçek aşkı hak etmeyen kişi olduğumuzu unutmamız gerekir insanlar olarak... Evet şimdi sorular..

    S. Şimdi söyleyin bana suç kimin aşka inanmadığımız için?
    C. Suçluyuz çünkü aşka inanmadığın için değil gerçek aşkı hak etmediğimiz için....

    S. Suç kimin "yatağımızdakine" değer vermediğimiz için?
    C. Evet suç bizde çünkü yatağımıza değer vermeyi hak etmediğimiz birini aldığımız için...

    S. Suç kimin "sevgililerimizle" oynadığımız için?

    Evet suç bizim sevgilim diyebildiğim insandan o kadar uzakta olduğun halde onu öyle görmeye çalıştığın için... ve kendini yanlızlığın için yada egoların için onu esirin yaptığın için....

    IN - Orcun

    YanıtlaSil