Adsız dedi ki...
27 Şubat 2013 Çarşamba
Cevap...
Çift kişilik yalnızlık yazıma bir yorum gelmiş. Yayınlayım mi yayınlamayım mi diye düşündüm bir süre, çünkü belli ki beni "tanımayan" tanıyan biri... Belli ki biraz da öfkesi var... Sonra yayınlamaya karar verdim. Hiçbir değişiklik yapmadan yorumu olduğu gibi yazıyorum:
Adsız dedi ki...
Sen şuna kısaca "özgür kız imajımın altında iki deve üç koyuna gelin edilmeyi bekleyen anadolu kızı ruhuna sahibim, o yüzden bir erkek bulduğum an ne blogum ne facebookum kalır, kaybolurum, konuştuğum yazıştığım kim varsa anında alakayı keserim, Türk kızıyım işte, böyleyim" desene.
Adsız dedi ki...
23 Şubat 2013 Cumartesi
Uzak durulması gereken insanlar
Yapı itibariyle doğru bildiğinde diretme, ne sebepten olursa olsun inanmadığı bir şeyi kati suretle yapamama gibi özelliklere sahibim.
Eskiden bu özelliklerim daha makro düzeydeydi; yanlış gördüğünü kabul etmemenin dışında düzeltmeye çalışmaya meyilliydim. Hele ki sevdiğim bir insanın "bana göre" yanlış bir şey yaptığını gördüğümde kendimi kahreder, onu da düzelene/düzeltene kadar sıkboğaz ederdim. Bir de ikna kabiliyetim yüksek olunca inandığıma inandırırdım.
İnandıramadıklarımdan da "asi" yaftasını yerdim. Sırf bu yüzden belki birçok kişinin anlık öfkesini kazanmışımdır.
Çünkü bu kolay olandır!..
Sonra değiştim... Hayır hayır insanları olduğu gibi kabullenmeyi öğrendim demeyeceğim! İnsanları olduğu gibi kabul etmek dünyanın en yapmacık hareketidir. Eğer biri için, "ben onu olduğu gibi kabul ettim yaaa" diyorsanız ya bir çıkarınız vardır ondan ya da kendinizi ezdiriyorsunuzdur ya da korkuyorsunuzdur! Aksi takdirde o, olduğu gibi kabullenmeye girmez, olduğu gibi "sevmeye" girer. (Kabullenmek: 2-Hakkı yokken veya istemeyerek kendine mal etmek.)
Bende bunu öğrendim. Kendi doğrumu bilirim, söylerim. Değişirse değişir, değişmezse olduğu gibi severim ya da giderim. Gidemiyorsam mesafemi koyarım...
Amma velakin... Tahammül etmekte zorlandığım bazı karakterler var ki...
Bu 4 gruptan kesinlikle uzak durulması gerektiğini düşünüyorum. Bunlar kolay kolay değişmezler, çünkü bu kişilerin kişisel tekamülleri başkasına zarar vermekten ibarettir! Bencildirler, korkaktırlar, acizdirler, iftiracıdırlar, kıskançtırlar, çıkarcıdırlar, hepbanacıdırlar, kalın kafalıdırlar...
Babaysa; babalığı batsın, kocaysa; kocalığı batsın, patronsa; parası batsın, kadınsa; kadınlığından utansın, insanım diyorsa; yazıklar olsun "esefle kınıyorum"...
Kral der ki: Mutlu etmek için önce kendin mutlu olacaksın...
Eskiden bu özelliklerim daha makro düzeydeydi; yanlış gördüğünü kabul etmemenin dışında düzeltmeye çalışmaya meyilliydim. Hele ki sevdiğim bir insanın "bana göre" yanlış bir şey yaptığını gördüğümde kendimi kahreder, onu da düzelene/düzeltene kadar sıkboğaz ederdim. Bir de ikna kabiliyetim yüksek olunca inandığıma inandırırdım.
İnandıramadıklarımdan da "asi" yaftasını yerdim. Sırf bu yüzden belki birçok kişinin anlık öfkesini kazanmışımdır.
Çünkü bu kolay olandır!..
Sonra değiştim... Hayır hayır insanları olduğu gibi kabullenmeyi öğrendim demeyeceğim! İnsanları olduğu gibi kabul etmek dünyanın en yapmacık hareketidir. Eğer biri için, "ben onu olduğu gibi kabul ettim yaaa" diyorsanız ya bir çıkarınız vardır ondan ya da kendinizi ezdiriyorsunuzdur ya da korkuyorsunuzdur! Aksi takdirde o, olduğu gibi kabullenmeye girmez, olduğu gibi "sevmeye" girer. (Kabullenmek: 2-Hakkı yokken veya istemeyerek kendine mal etmek.)
Bende bunu öğrendim. Kendi doğrumu bilirim, söylerim. Değişirse değişir, değişmezse olduğu gibi severim ya da giderim. Gidemiyorsam mesafemi koyarım...
Amma velakin... Tahammül etmekte zorlandığım bazı karakterler var ki...
- Kaba insanlar: Fiziksel ve ağız kaba kuvvetinden bahsediyorum. İstemediği bir söz işitince hemen saldırganlaşan ya da ağzını bozan insanlar. Özellikle bir erkeğin bir kadına kabalaşmasını kesinlikle hazmedemiyorum. Allahın fiziksel olarak kadından daha güçlü yarattığı erkekler kadına şiddetle neyin peşinde olabilirler ki? Bu Galatasarayla Bahçeköy Spor Klubünün maçının skor tablosuna benzemez mi!
- Yaptıklarının sorumluluğunu alamayanlar: Ortada bir başarı varsa ne hikmetse çok fazla sahipleneni olur ama eğer ortada bir yenilgi varsa hemen "yakar top" oynanmaya başlanır. İğneyi kendimize çuvaldızı başkasına...
- Hatasının sorumluluğunu alamayıp bir de üstüne başkasını suçlayanlar: En ifretlik olduklarım! Eyvallah hatanı kabul edecek "yüreğe" sahip değilsin ama be güzel kardeşim başkasına çamur atınca eline ne geçiyor?..
- Allah korkusu olmayanlar: Allahtan korkmayan(vicdanı olmayan) bir insanı ne değiştirebilirsiniz, ne olduğu gibi sevebilirsiniz. Çünkü vicdanı olmayan bir insan her zaman için "potansiyel zarar verici"dir. Hayvana zarar verir, topluma zarar verir, evinde zarar verir... Verir de verir... Çünkü kendine zarar verir!
Bu 4 gruptan kesinlikle uzak durulması gerektiğini düşünüyorum. Bunlar kolay kolay değişmezler, çünkü bu kişilerin kişisel tekamülleri başkasına zarar vermekten ibarettir! Bencildirler, korkaktırlar, acizdirler, iftiracıdırlar, kıskançtırlar, çıkarcıdırlar, hepbanacıdırlar, kalın kafalıdırlar...
Babaysa; babalığı batsın, kocaysa; kocalığı batsın, patronsa; parası batsın, kadınsa; kadınlığından utansın, insanım diyorsa; yazıklar olsun "esefle kınıyorum"...
Kral der ki: Mutlu etmek için önce kendin mutlu olacaksın...
22 Şubat 2013 Cuma
Ayrılık özürlü
Terazi için, ayrıldıklarıyla dost kalmayı başarabilen tek burçtur derler. Peki karşımızdaki terazi değilse? Mesela akrepse, acımasızsa... Mesela oğlaksa, ıssızsa... Mesela yengeçse, takarsa...
Mesela... Mesela...
Açıkçası ben, milletçe vedalarda başarılı olmadığımızı düşünüyorum. Sadece kadın-erkek ilişkilerinde değil; işimizden ayrılırken de, babamızın evinden hayallerimizi gerçekleştirmek üzere uçup giderken de el sıkışıp ayrılamıyoruz. Oyunun bittiği söylendiğinde mızmız küçük çocuklar gibi davranıyoruz. Sırtımızı dönüyoruz yüzümüze yansıyan acımız görünmesin diye!
Mutlu olamıyoruz giden adına! Benciliz... O da mutsuz olsun istiyoruz yolunda! O yüzden küsüyoruz, susuyoruz, ses çıkarmıyoruz ki giden huzura eremesin, aklının köşesinde bıraktığı yer etsin.
O kadar benciliz!..
Halbuki nolur iyi dileklerle birbirimizi uğurlasak? Arkasından su dökmemize gerek yok... İçini rahat göndersek yeter... Yetmez mi?
Vıcık vıcık "panpa" olmaya gerek yok. "Orda" olduğunu bilsek yetmez mi? Dünya hali...
Bunu yapacak cesaretimiz yok mu? O kadar mı özgüvensiziz? Yoksa gaddar mı demeliydim? Ya da kindar?
O kadar "bananeci" olmasak... Benden sonrası beni ilgilendirmez demesek. Arabamızı mı elden çıkarıyoruz da bizden sonra yapan arıza bizi bağlamasın?
Eskisi gibi nefesi olmamıza gerek yok. Nefesini tuttuğunu gördüğümüzde "nefes al" diye hatırlatsak yeter. Bundan paye çıkarmasak olmaz mı? İyi niyetin üstüne senaryo yazmasak fena mı?
İlişkilerde önce dostluk gelmez mi? Temelinde dostluk yatan ilişki daha samimi olmaz mı? Yoksa bu bana göre mi böyledir? Herkes böyle olmalı değil midir?
"Umrumda değilsin" tribi başka bir millette daha var mıdır acaba? Yoksa sadece bizde mi bir genetik kodlama hatası var?
***
Şahsım adına konuşacak olursam doğuştan sorunlu bir beyne sahip olduğum için bunu lehime çevirebilmeyi yıllar önce öğrendim. "Hafıza resetleme programı" gibi bir sistem var bendeki 1200 gramın içinde. Reset tuşuna bastığım an silebiliyorum her şeyi. Belki de bu sayededir çıktığım kapıları çarpmamam. Suratıma çarpılsa da kırılmamam. Yeri geldiğinde bendeki yedek anahtarı çıkarıp açmam...
***
Bence siz siz olun ne kapıyı çarpın ne de kendinizi içerden kilitleyin. Mazallah çıkmak istersiniz sizin anahtar açmaz, karşı tarafta yedek anahtar taşımaz... Aman diyim... Herkes ben mi? Herkes terazi mi? Ezik görünmek istemiyorsan temkinli olmak en iyisi...
Kral der ki: İlişki yaşamayı biliyor muyuz da ayrılmayı bilelim!
Mesela... Mesela...
Açıkçası ben, milletçe vedalarda başarılı olmadığımızı düşünüyorum. Sadece kadın-erkek ilişkilerinde değil; işimizden ayrılırken de, babamızın evinden hayallerimizi gerçekleştirmek üzere uçup giderken de el sıkışıp ayrılamıyoruz. Oyunun bittiği söylendiğinde mızmız küçük çocuklar gibi davranıyoruz. Sırtımızı dönüyoruz yüzümüze yansıyan acımız görünmesin diye!
Mutlu olamıyoruz giden adına! Benciliz... O da mutsuz olsun istiyoruz yolunda! O yüzden küsüyoruz, susuyoruz, ses çıkarmıyoruz ki giden huzura eremesin, aklının köşesinde bıraktığı yer etsin.
O kadar benciliz!..
Halbuki nolur iyi dileklerle birbirimizi uğurlasak? Arkasından su dökmemize gerek yok... İçini rahat göndersek yeter... Yetmez mi?
Vıcık vıcık "panpa" olmaya gerek yok. "Orda" olduğunu bilsek yetmez mi? Dünya hali...
Bunu yapacak cesaretimiz yok mu? O kadar mı özgüvensiziz? Yoksa gaddar mı demeliydim? Ya da kindar?
O kadar "bananeci" olmasak... Benden sonrası beni ilgilendirmez demesek. Arabamızı mı elden çıkarıyoruz da bizden sonra yapan arıza bizi bağlamasın?
Eskisi gibi nefesi olmamıza gerek yok. Nefesini tuttuğunu gördüğümüzde "nefes al" diye hatırlatsak yeter. Bundan paye çıkarmasak olmaz mı? İyi niyetin üstüne senaryo yazmasak fena mı?
İlişkilerde önce dostluk gelmez mi? Temelinde dostluk yatan ilişki daha samimi olmaz mı? Yoksa bu bana göre mi böyledir? Herkes böyle olmalı değil midir?
"Umrumda değilsin" tribi başka bir millette daha var mıdır acaba? Yoksa sadece bizde mi bir genetik kodlama hatası var?
***
Şahsım adına konuşacak olursam doğuştan sorunlu bir beyne sahip olduğum için bunu lehime çevirebilmeyi yıllar önce öğrendim. "Hafıza resetleme programı" gibi bir sistem var bendeki 1200 gramın içinde. Reset tuşuna bastığım an silebiliyorum her şeyi. Belki de bu sayededir çıktığım kapıları çarpmamam. Suratıma çarpılsa da kırılmamam. Yeri geldiğinde bendeki yedek anahtarı çıkarıp açmam...
***
Bence siz siz olun ne kapıyı çarpın ne de kendinizi içerden kilitleyin. Mazallah çıkmak istersiniz sizin anahtar açmaz, karşı tarafta yedek anahtar taşımaz... Aman diyim... Herkes ben mi? Herkes terazi mi? Ezik görünmek istemiyorsan temkinli olmak en iyisi...
Kral der ki: İlişki yaşamayı biliyor muyuz da ayrılmayı bilelim!
20 Şubat 2013 Çarşamba
İlham
O kadar hızlı duygu ve düşünce geçişlerim oluyor ki, anlık bir duygu yoğunluğuyla cümleler peşisıra aklıma üşüştüğünde yazmazsam kaçırıyorum cümleleri... Dönemiyorum sonra tekrar o duyguya...
36 saat önce, Anna Karenina vasıtasıyla beynim azgın ve derin sularda, intiharın eşiğindeydi. Gözyaşları içindeydi... Sarhoştu... Yalvarıyordu... İsyan ediyordu... "Gel beni kurtar, ölüyorum!" diyordu... Telefonu açmıyordu... Sırtımdan vuruyordu... Hayal kırıklığına uğratıyordu... Gelmedi... Ölmedi!..
24 saat önce, beynim masum bir aşkın pençeleri arasına girdi. Geçmişe döndü... Çocukluğuna... Geçmişin tatlı kokusunu burnunda hissetti... Güneş doğmuştu... Pencereden baktı... Karanlıktan aydınlığa çıktı. Tekrar hayata döndü. Umut doldu...
Şimdi... Beynim ikisini de yazmak istiyor. Nerden başlayacak bilmiyor...
Kral der ki: Aslında bu yazı biraz kendime not oldu.
36 saat önce, Anna Karenina vasıtasıyla beynim azgın ve derin sularda, intiharın eşiğindeydi. Gözyaşları içindeydi... Sarhoştu... Yalvarıyordu... İsyan ediyordu... "Gel beni kurtar, ölüyorum!" diyordu... Telefonu açmıyordu... Sırtımdan vuruyordu... Hayal kırıklığına uğratıyordu... Gelmedi... Ölmedi!..
24 saat önce, beynim masum bir aşkın pençeleri arasına girdi. Geçmişe döndü... Çocukluğuna... Geçmişin tatlı kokusunu burnunda hissetti... Güneş doğmuştu... Pencereden baktı... Karanlıktan aydınlığa çıktı. Tekrar hayata döndü. Umut doldu...
Şimdi... Beynim ikisini de yazmak istiyor. Nerden başlayacak bilmiyor...
Kral der ki: Aslında bu yazı biraz kendime not oldu.
16 Şubat 2013 Cumartesi
Bir erkek modeli var ki...
Her kadının karakterine göre "ideal olmayan" erkek tipleri vardır. Kimisi aşırı romantik erkek sevmez, kiminin yaş takıntısı vardır, kiminin performans takıntısı, vs... Bunlar kadının beklentilerine ve kişilik özelliklerine göre değişir... Yargılamak da kimseye düşmez...
Mutsuz olmak ya da geçici olsun istemiyorsak uzak durulması gereken fix erkek tiplerini de hepimiz biliriz:
Amaaaaa bir erkek modeli var kiiii; of of offff... Düşman başına... Gördüğünde kaçası geliyor insanın... Dinlerken, izlerken utanıyor insan. Tanımını bile bulamıyor insan bu grubun. Yukarda saydıklarımın hepsinden bir nebze içerir bu gruptakiler.
Şöhret düşkünü diyorum ben bunlara! Bir kere çok soğukkanlıdırlar. Akıllarından ne geçiyor asla anlayamazsınız çünkü taktik insanıdırlar. Attıkları her adımı "amaçları" uğruna atarlar. Amaçları çıkarlarıdır zaten. İlişkilerini bile bu sebeple yaşarlar. Bu gruptakilerle değil sevgili arkadaş bile olunmamalıdır bence. Ama işte o kadar zekilerdir ki gayelerini kolay kolay sezemezsiniz. Bunların teşhisini kolay koyamazsınız çünkü çok insancıl ve sevimli görünürler. Veriyor gibi görünürler ama aslında mutlaka ki sonunda almaktır amaçları. "Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez" zihniyetindedirler. Verdikleri "tavuğu" da anlata anlata bitiremezler. Övülmeyi çok severler. Yüzlerinde övüldükleri zaman hep aynı ifade vardır; istemem yan cebime koy! Görgüsüzdürler, gösterişi severler. Aldıkları her şey, gittikleri her yer dillerindedir. Doğal olarak marka düşkünüdürler. Parfüm aldım demezler, "Bana en çok Tom'un kokuları yakışıyor" gibi cümleler kurarlar. Tom Ford dayı oğullarıymış gibi! Hava 1500 dür yani. Bir yere gidiyorsa mutlaka görülmek için gidiyorlardır. Durmadan "check in" yaparlar zaten. Çoğu da yalandır! Saatlerini gözümüze sokmadıkları tek bir fotoğraf çekilmezler. 1 kere, bir yerde karşılaştığı bir ünlüden bile arkadaşı gibi bahsederler. Başkasının parasıyla hava atmaya da bayılırlar. Kendinden olmayanı hor görürler. Yanlarında kendilerinden alt seviyede bir insanla görülmek istemezler hatta karşılaştıklarında selam bile vermezler. Ağızları iyi laf yapar. Kendi yaptıklarını sanki Amerika'yı yeniden keşfediyormuşcasına öyle bir anlatırlar ki etkilenmemeniz münkün değildir. Dünya meseleleriyle uzaktan yakından ilgileri yoktur ama entellektüel havası estirirler. Dünyanın kendi etrafında döndüğünü düşünen bencil insanlardır. Yanlarındaki kadını da sosyal statüsünü yükseltmek için seçerler. Yanındaki kadın zengin, gösterişli hatta mümkünse ünlü ya da potansiyeli olsun isterler. Yanlarındaki kadına bakılması çok hoşlarına gider. Kadına nasıl davranılması gerektiğini çok iyi bilirler. Genelin aksine kadından daha açık giyinmesini talep ederler. Doğal olarak hiç kıskanç değildirler. Benim "godoş" dediğim tiplerdir! Jigolovaridirler ama tam değillerdir çünkü açıktan para almazlar kadınlardan. Sınıf atlamak için kullanırlar onları. Ben bu tiplerin duyguları, ruhları hatta karakterleri bile olmadığını düşünürüm. Bu gruptakilerin çeşitli versiyonları mevcuttur. Gördüğümde de kusasım gelir...
Eğer bu grupla ilgili yazdıklarımı anlamadıysanız çok şanslısınız! Böylesine hiç denk gelmediniz demektir.
Ya da sizi de uyutmuşlardır, bir daha düşünün bulursunuz...
Kral der ki: Bir sevgilim vardı, yazdıklarıma hep kulp takardı...
Mutsuz olmak ya da geçici olsun istemiyorsak uzak durulması gereken fix erkek tiplerini de hepimiz biliriz:
- Ana kuzusu : Annesinden habersiz tuvalete gitmeyen, her şeyi önce annesine anlatan/soran, ondan habersiz k*çına don almayan erkekler bu grubun mensubudur.
- Baba parası yiyen : Belli bir yaşa gelipte hala ailesinin eline bakan ya da babasının parasına güvendiği için taş atıp kolunu yormayan erkekler. Kendilerine bile hayırları yoktur çünkü özgürlüklerini kazanmadıkları için sürekli hesap vermek durumundadırlar.
- Tembel : Ruhu tembel olan adamdan takdir edersiniz ki ne karısına, ne çocuklarına, ne ailesine hayır gelmez. Bunlar çalışmayı zul, gezmeyi sıkıcı bulurlar.
- Cimri : Cebinde akrep taşıyan, sürekli hesap kitap yapan, bir şey alırken 50 kez düşünen, pintiliğinden özel günleri ticari tuzaklar olarak değerlendiren ya da alman usulü kafasında yaşayan adamlar. Bunlarla 1 gün bile geçirmek insanın içini kıyar.
- Korkak : Büyük kararlar almaktan korkan, etraf ne der diye korkan, insanlardan korkan, hayattan korkan, kavgadan korkan, komşularıyla/patronuyla/akrabalarıyla tatsızlık çıkmasın diye asla fikirlerini beyan etmeyen, her daim ezilen büzülen... Yani korkak erkeğin hiçbir türlüsü makbul olamaz...
- Aşırı titiz: Sevişmek için bile belli standartları olan yoksa "sıkıntı" yaşayan grup! Bu gruptan bir erkekle birlikteyseniz seks yapmadan önce pantolonunu katlayıp kenara koyduğunu görmeye tahammül etmek zorundasınızdır! Fantazi desen hak getire! Çok takıntılıdırlar. Her şeyden mideleri bozulur, her b*ka alerjileri vardır. Sizden naif olan bu tiplerin yanında kadınlığınızdan utanırsınız. "Aman pantolonumun ütüsü bozulacak, burası ne kokuyor, evde hayvan beslenmez, yemeğin içine ne koydun değişik bir tadı var, ...", bu gruptan sık duyduğunuz cümlelerdir. Bu yüzdendir ki hep bunların çorbasından kıl çıkar, hep arabalar bunlara çamur sıçratır, bebekler hep bunların önünde kusar, kucağında s*çar...
- Kadından az kazanan: Bu durumu ego meselesi yapmayacak bilinç düzeyine sahip erkek yok denilecek kadar azdır. Geriye bu grubun 2 türlüsü kalır. Birincisi egolarına yenik düştüğü için hırçındır, kıskançtır, sürekli bir sidik yarıştırma durumundadır hatta şiddete eğilimi vardır. Aradaki 3 kuruşluk farkın yarattığı eziklikten dolayı kendine de kadına da hayatı zindan eder. Çocukluğuna inmek gerekir bu tiplerin. İkincisi bu yazının temelini oluşturan, benim en midemi bulandıran erkek modelidir; jigolovari igrenç bir grup.(Yazının sonunda bu gruba uzunca değinilecektir!)
- Alkole, uyuşturucuya, kumara eğilimi olan : Açıklamaya gerek bile yok!
- Yalancı : Tamam, ilişkilerde pembe yalanlar illa ki olur ama 1 olur 2 olur... Yalancılığı huy edinmiş adamla olmaaazzz! Şizofren eder adamı, paranoyak eder adamı böyleleri! Artık yalana o kadar alışmıştır ki bunlar gerekli, gereksiz her daim yalan konuşurlar. Sonra da "beni çok sıkıyorsun, bunaltıyorsun üstüme gelme" diye söylenir bu gruptakiler.
- Alıngan : Ne deseniz alınırlar, küserler. Ne konuşacağınızı, nasıl kendinizi ifade edeceğinizi şaşırırsınız bu karı kılıklı tiplerle!
- Tripçi : Ahh yazarken bile çıldırtan tipler! Trip atmanın kızların ata sporu olduğunu henüz idrak edememiş ve trip eyleminden nemalanmaya çalışıp kaybeden grup!
- Gevşek ağızlı: Her yaptığı dilinde olan korkulması gereken tipler. Erkeğe has ağırlıkları olmadıkları için hem sevimsiz görünürler hem güvenilmezler. Ne bileceksiniz sizle ilgili en mahrem sırları ifşa etmediklerini?..
- Sürekli pohpohlanmak isteyen : Bu erkek modelleri gazla çalışırlar. Yatakta, işte, her yerde... Bir şey yapmak için sürekli bir itici kuvvete gereksinimleri vardır ve de bundan müthiş bir tatmin duyarlar. Bana hep "Şaban"ı anımsatırlar. "İyiyim dimi?" "İyiyim iyiyim." "Evet yaaa ben çok iyiyim." "En mükemmel benim!" "Zaten bu işi benden iyi kimse yapamaz!" Gaza çabuk geldikleri gibi havaları da çabuk alınır bu modelin.
- İşiyle özel hayatı arasında denge kuramayan : Her şeyin önüne işini ve kariyerini koyan erkek. Dünyaya işinde en iyi olmak ya da sadece çalışmak gibi "ulvi" bir amaçla geldiğini sanıp hayatı kaçıran tipler. Sanki bir tek çalışan kendileriymiş gibi aradığınızda "çalışıyorum" diye azarı yersiniz ya da hiç açmazlar telefonu! 2 işi aynı anda yapamayan zeka ve duygu özürlü tipler! Zaten sonunda hep yalnız kalırlar!
- Gece hayatına eğlenmenin ötesinde düşkün : Bunlarla hayatta ciddi ilişki yaşayamazsınız. Zaten onlarında öyle bir beklentileri yoktur. Gecelik sabahlık ilişkilerin adamlarıdır. Kalplerini birine kaptırıp bağlılık gerektiren bir ilişkiye girseler dahi bir süre sonra bunalırlar ve yalan dolanla gezme tozmalarına devam ederler. Dolayısıyla hır çıkar. Huzursuz, saçma sapan bir hal alır ilişki.
- Çok bilmiş : Genellikle orta yaştadırlar ve başlarından sorunlu bir evlilik geçmiştir. Sancılı bir ayrılık yaşadıkları için ermişlik seviyesine ulaştıklarını düşünen ve her konuda ahkam kesme hakkını kendilerine veren tipitipler. Eğitim seviyeleri genelde yüksektir bu grubun.
- Aşırı para düşkünü : Sürekli daha fazla nasıl para kazanırım hırsında olup beyni tilkilikten başka şeye çalışmayan makina kafalılar. İş mi yapıyorsunuz aşk mı yaşıyorsunuz anlamazsınız. "Para için anasını bile satar" atasözünün esin kaynağı grup!
Amaaaaa bir erkek modeli var kiiii; of of offff... Düşman başına... Gördüğünde kaçası geliyor insanın... Dinlerken, izlerken utanıyor insan. Tanımını bile bulamıyor insan bu grubun. Yukarda saydıklarımın hepsinden bir nebze içerir bu gruptakiler.
Şöhret düşkünü diyorum ben bunlara! Bir kere çok soğukkanlıdırlar. Akıllarından ne geçiyor asla anlayamazsınız çünkü taktik insanıdırlar. Attıkları her adımı "amaçları" uğruna atarlar. Amaçları çıkarlarıdır zaten. İlişkilerini bile bu sebeple yaşarlar. Bu gruptakilerle değil sevgili arkadaş bile olunmamalıdır bence. Ama işte o kadar zekilerdir ki gayelerini kolay kolay sezemezsiniz. Bunların teşhisini kolay koyamazsınız çünkü çok insancıl ve sevimli görünürler. Veriyor gibi görünürler ama aslında mutlaka ki sonunda almaktır amaçları. "Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez" zihniyetindedirler. Verdikleri "tavuğu" da anlata anlata bitiremezler. Övülmeyi çok severler. Yüzlerinde övüldükleri zaman hep aynı ifade vardır; istemem yan cebime koy! Görgüsüzdürler, gösterişi severler. Aldıkları her şey, gittikleri her yer dillerindedir. Doğal olarak marka düşkünüdürler. Parfüm aldım demezler, "Bana en çok Tom'un kokuları yakışıyor" gibi cümleler kurarlar. Tom Ford dayı oğullarıymış gibi! Hava 1500 dür yani. Bir yere gidiyorsa mutlaka görülmek için gidiyorlardır. Durmadan "check in" yaparlar zaten. Çoğu da yalandır! Saatlerini gözümüze sokmadıkları tek bir fotoğraf çekilmezler. 1 kere, bir yerde karşılaştığı bir ünlüden bile arkadaşı gibi bahsederler. Başkasının parasıyla hava atmaya da bayılırlar. Kendinden olmayanı hor görürler. Yanlarında kendilerinden alt seviyede bir insanla görülmek istemezler hatta karşılaştıklarında selam bile vermezler. Ağızları iyi laf yapar. Kendi yaptıklarını sanki Amerika'yı yeniden keşfediyormuşcasına öyle bir anlatırlar ki etkilenmemeniz münkün değildir. Dünya meseleleriyle uzaktan yakından ilgileri yoktur ama entellektüel havası estirirler. Dünyanın kendi etrafında döndüğünü düşünen bencil insanlardır. Yanlarındaki kadını da sosyal statüsünü yükseltmek için seçerler. Yanındaki kadın zengin, gösterişli hatta mümkünse ünlü ya da potansiyeli olsun isterler. Yanlarındaki kadına bakılması çok hoşlarına gider. Kadına nasıl davranılması gerektiğini çok iyi bilirler. Genelin aksine kadından daha açık giyinmesini talep ederler. Doğal olarak hiç kıskanç değildirler. Benim "godoş" dediğim tiplerdir! Jigolovaridirler ama tam değillerdir çünkü açıktan para almazlar kadınlardan. Sınıf atlamak için kullanırlar onları. Ben bu tiplerin duyguları, ruhları hatta karakterleri bile olmadığını düşünürüm. Bu gruptakilerin çeşitli versiyonları mevcuttur. Gördüğümde de kusasım gelir...
Eğer bu grupla ilgili yazdıklarımı anlamadıysanız çok şanslısınız! Böylesine hiç denk gelmediniz demektir.
Ya da sizi de uyutmuşlardır, bir daha düşünün bulursunuz...
Kral der ki: Bir sevgilim vardı, yazdıklarıma hep kulp takardı...
14 Şubat 2013 Perşembe
Aşka aşık
Kulağıma biri sanki, "happy fucking valentine's day honey bunny" diye fısıldadı ve uyandım...
***
Sevgililer günü...
Kimine göre commercial trap, kimine göre pure love...
Bana göre biraz, where the hell is my fucking prince charming, biraz missed you so bad...
***
2005 / Cranberries - Dying in the sun
Do you remember
The things we used to say?
I feel so nervous
When I think of yesterday
How could I let things
Get to me so bad?
How did I let things get to me?
2007 / Cranberries - Not sorry
...
I'm not sorry if I do insult you.
I'm sad, not sorry, 'bout the way that things went,
And you'll be happy and I'll be forsakin' thee.
I swore I'd never feel like this again,
But you're so selfish, you don't see
What you're doing to me
...
You told me lies, and I sighed, and I sighed
'Cause you lied, lied, and I cried, yes I cried, yes, I cry, I try again.
2008 / Cranberries - I still do
I'm not ready for this,
Though I thought I would be.
I can't see the future,
Though I thought I could see.
I don't want to leave you,
Even though I have to.
I don't want to love you.
Oh, I still do.
...
2009 / Gwen Stefani- Early winter
...
My heart had a crash when we spoke
I can't fix what you broke
...
I always was, always was one for cryin
I always was one for tears
...
It Looks like an early winter for us
An early winter, oh I need you to turn me over
2011 / Lana Del Rey - Video Games
...
It's you, it's you, it's all for you
Everything I do
I tell you all the time
Heaven is a place on earth with you
Tell me all the things you want to do
I heard that you like the bad girls
Honey, is that true?
It's better than I ever even knew
They say that the world was built for two
Only worth living if somebody is loving you
Baby now you do
...
2012 / Lana Del Rey - Blue Jeans
...
You fit me better than my favourite sweater
And I know that love is mean, and love hurts
But I still remember that day we met in December
I will love you till the end of time
I would wait a million years
Promise you'll remember that you're mine
Baby can't you see through the tears
...
Said you had to leave to start your life over
I was like, no please, stay here
We don't need no money, we could make it all work
...
But when you walked out the door
A piece of me died
Told you I wanted more
That's not what I had in mind
Just want it like before
We were dancing all night
Then they took you away
Stole you out of my life
You just need to remember
...
2013 / Lana Del Rey - Never let me go
Hold me in your arms,
Love me like your best friends did,
Promise, I won't hurt you kid,
Hold me really tight until the stars look big,
Never let me go.
...
You can push your drugs and I can make it big
...
Honey, you and me can be one,
Just believe, come on.
...
If you love me hardcore, then don't walk away,
It's a game boy,
I don't wanna play,
I just wanna be yours,
Like I always say,
Never let me go!..
***
Farklı zaman dilimlerinde, farklı kişilerde, aynı şarkılarda, aynı duyguları hissediyorsak eğer, belki de bu aşka aşık olmaktır, sevilmeyi sevmektir; insan olmanın yetersizliğinden... İhtiyaçtan... Çift olmanın hazzından...
Marilyn gibi...
Peki ya aynı duyguları farklı şarkılarda hissediyorsak? Ya benim hissettiklerimi anlaman için sözlüğe ihtiyacın varsa?..
Kral der ki: Onca yalan, onca ihanet, onca sırttan vurulmadan sonra hala aşka inanmak belki de sadece aptallık derecesinde iyi niyetli olmaktır...
***
Sevgililer günü...
Kimine göre commercial trap, kimine göre pure love...
Bana göre biraz, where the hell is my fucking prince charming, biraz missed you so bad...
***
2005 / Cranberries - Dying in the sun
Do you remember
The things we used to say?
I feel so nervous
When I think of yesterday
How could I let things
Get to me so bad?
How did I let things get to me?
2007 / Cranberries - Not sorry
...
I'm not sorry if I do insult you.
I'm sad, not sorry, 'bout the way that things went,
And you'll be happy and I'll be forsakin' thee.
I swore I'd never feel like this again,
But you're so selfish, you don't see
What you're doing to me
...
You told me lies, and I sighed, and I sighed
'Cause you lied, lied, and I cried, yes I cried, yes, I cry, I try again.
2008 / Cranberries - I still do
I'm not ready for this,
Though I thought I would be.
I can't see the future,
Though I thought I could see.
I don't want to leave you,
Even though I have to.
I don't want to love you.
Oh, I still do.
...
2009 / Gwen Stefani- Early winter
...
My heart had a crash when we spoke
I can't fix what you broke
...
I always was, always was one for cryin
I always was one for tears
...
It Looks like an early winter for us
An early winter, oh I need you to turn me over
2011 / Lana Del Rey - Video Games
...
It's you, it's you, it's all for you
Everything I do
I tell you all the time
Heaven is a place on earth with you
Tell me all the things you want to do
I heard that you like the bad girls
Honey, is that true?
It's better than I ever even knew
They say that the world was built for two
Only worth living if somebody is loving you
Baby now you do
...
2012 / Lana Del Rey - Blue Jeans
...
You fit me better than my favourite sweater
And I know that love is mean, and love hurts
But I still remember that day we met in December
I will love you till the end of time
I would wait a million years
Promise you'll remember that you're mine
Baby can't you see through the tears
...
Said you had to leave to start your life over
I was like, no please, stay here
We don't need no money, we could make it all work
...
But when you walked out the door
A piece of me died
Told you I wanted more
That's not what I had in mind
Just want it like before
We were dancing all night
Then they took you away
Stole you out of my life
You just need to remember
...
2013 / Lana Del Rey - Never let me go
Hold me in your arms,
Love me like your best friends did,
Promise, I won't hurt you kid,
Hold me really tight until the stars look big,
Never let me go.
...
You can push your drugs and I can make it big
...
Honey, you and me can be one,
Just believe, come on.
...
If you love me hardcore, then don't walk away,
It's a game boy,
I don't wanna play,
I just wanna be yours,
Like I always say,
Never let me go!..
***
Farklı zaman dilimlerinde, farklı kişilerde, aynı şarkılarda, aynı duyguları hissediyorsak eğer, belki de bu aşka aşık olmaktır, sevilmeyi sevmektir; insan olmanın yetersizliğinden... İhtiyaçtan... Çift olmanın hazzından...
Marilyn gibi...
Peki ya aynı duyguları farklı şarkılarda hissediyorsak? Ya benim hissettiklerimi anlaman için sözlüğe ihtiyacın varsa?..
Kral der ki: Onca yalan, onca ihanet, onca sırttan vurulmadan sonra hala aşka inanmak belki de sadece aptallık derecesinde iyi niyetli olmaktır...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)