11 Mart 2013 Pazartesi

Mecbur değilsin

Bir grup insan var; kendilerini hayatları boyunca bir şeylere mecbur hissederler. Omuzlarına anlamsız yükler koyarlar. Kendilerini sürekli bir şeylerden ya da birilerinden sorumlu hissederler. İstedikleri hayatı yaşamaktan sorumluluklarını bahane ederek kaçarlar. Evet, bu sorumluklara "anlamsız" dedim, kaçışlarına "bahane" dedim... Çünkü, insanlar seçimleriyle vardır, her seçiş bir vazgeçiştir ve de yalnızca korkaklar kaçar! Bence böyle!.. Ya da bir ihtimal daha var; kendi kendilerine yarattıkları mecburiyetleriyle kendilerini önemli hissediyorlar veya da hastalar!

Çok üzülüyorum bu gruptakilere... Vurdumduymaz olduğumu düşünebilirsiniz... Bence değilim... Sorumluluk başka şey mecburiyet farklı şey, arasındaki ince çizginin ayrımına varmak gerek. Şuna inanıyorum ki; insan ne kadar mutluysa etrafındakileri de o denli mutlu edebilir.

Bir konuyla ilgili düşüncemi söylemeden önce mutlaka empati yapmak gibi bir alışkanlığım vardır. Kendimi her zaman karşımdakinin yerine koyarım, haklı çıkarmaya çalışırım. O yüzden ya "muhalefet" ya da "tuhaf" görünürüm. Çünkü her davranışın mutlaka bir açıklaması olduğuna inanırım. Herkes kendine göre haklıdır çünkü, haklı olduğunu düşünmese başka türlü davranır zaten, değil mi? Ama işte çok üzgünüm ki mecburiyetleriyle yaşayan insanlara hiçbir anlam veremiyorum. Üzülemiyorum da onlara. 50 kiloluk çantası sırtında dağa kamp yapmaya giden bir maceraperestin taşıdığı ağırlığa üzülmezsiniz ama fırtınıda düşen 50 kiloluk bir ağacın altında kalan insana üzülürsünüz hem de çok üzülürsünüz, yardım etmeye çalışırsınız. İşte aynen böyle bir şey, kendi kendine yüklenmiş kişiye kimse üzülmez...

O zaman:

Sevmediğin insanla yaşamaya mecbur değilsin.
Birilerine bakmaya mecbur değilsin.
İstemediğin işte çalışmaya mecbur değilsin.
Kimseye tahammül etmeye mecbur değilsin.
Sıkıldığın yerde bulunmaya mecbur değilsin.
İnanmadığın fikir karşısında susmaya mecbur değilsin.
Saklanmaya mecbur değilsin.
Sana uymayan hayatı yaşamaya mecbur değilsin.
Sırf birilerini memnun etmek için istemediğin hiçbir şeyi yapmaya mecbur değilsin...

İnsanlar mecburiyetlerini kendileri yaratır. Sorunun çözümü, mecbur olmak istemediğimiz şeyin alternatifini yaratmak kadar basittir her zaman... "Keşke o kadar kolay olsa" denildiğini duyar gibiyim. Kolay o kadar kolay... Ben yapıyorsam, o yapıyorsa; sen de yaparsın, alternatif yaratırsın, mutlu olduğun insanlarla mutlu olduğun şeyi yaparsın... Gerekli olan tek şey; cesaret...

"Niye o kadar uzun düşünürsün ki? Söyle bitsin. Yap gitsin. Def et gitsin!"



Kral der ki: Mutluluğun sırrı çok basit, çözmeye cesareti olana...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder