18 Aralık 2011 Pazar

Cezaevinin birçok yönüyle gerçek yüzü!

Cezaevine girmek pek bir popüler oldu ülkemizde son yıllarda. Cezaevi yüzü görmemişlere saygı duyulmayacak duruma geldik nerdeyse! İşin ironik tarafı son 7 sene içinde cezaevine girmişlere "sen o zaman (!) kesin dürüstsün abi" yaklaşımı başladı!

Burda durup düşünmek gerekmez mi? Bu iş ne zaman böyle oldu? Ne zaman suçsuzlar içeri, asıl suçlular dışarı alınmaya başlandı? Ne zaman sorgusuz sualsiz "yargı" başladı? Ne zaman "ibreti alemlik" cezalar verilmeye başladı?

Çekini ödeyemediğinden içeri girenin "donunu" satın, adam yaralayanın canını alın, fikrini söyleyenin kafasını koparın daha iyi o zaman! Polis ülkesi olmuyoruz da ne oluyoruz?

Ergenekon, Balta, Şike, Kürtler...

Aziz Yıldırım'ın neden içerde olduğunu hepiniz biliyorsunuz değil mi? Silah ihalesinden dolayı olduğunu? Yıllardır bu ihaleyi İsrail'den Yıldırım'ın abisinin aldığını ama bu sefer Tayyipçilerin (Çalık Grubu) girmek istediğini, Yıldırımlara "çekilin" dediklerini, onların da"yıllardır bu işi biz yapıyoruz çekilmeyiz" dediklerini, Yahudi İsrail'in dinci Müslüman Tayyip'e ihaleyi vermek istemediğini neticesinde de ülkemizin futbolunu dünyaya rezil etme pahasına şike diye bir saçmalık ortaya atıp Yıldırım'ın içeri alındığını hepiniz biliyorsunuz değil mi?

Ergenekon'a, Balta'ya hiç girmeyim bence. Zavallı Kürtlerdense hiç bahsetmeyim isterseniz. "A" deseler içeri alınıyorlar. Yanlı medya tek taraflı hatta bazen hayali senaryolar yazıyor çiziyor. Sonra da kürt düşmanlığı başlıyor. Kürtçe sıradan bir cümle söyledi diye yıllarca (!) içerde kalan, ömürleri çürüyen insanlar var! Neden? Kürtçe konuşmak yasaktı çünkü ülkemizde! Şimdi onlara kaybolan yıllarını kim geri verebilir? Tıpkı şimdi içerde yatan binlerce masumunki gibi!

Şimdi ben bunları söyledim diye beni de içeri almazlar değil mi? Bir şey olmaz heralde... "Değersiz" bir vatandaşım ne de olsa, "gücünü halktan alarak yönetilen*" ülkemizde, tıpkı sizler gibi!

Sevgilim "sen içerde yapamazsın" dedi bana. Deniz gören odaları yokmuş, istediğim yemeği seçebileceğim menü de yokmuş. Bütün gün çok sıkılırmışım orda! Yapacak hiçbir şey yokmuş çünkü orda. Zaman kaybıymış! Verimli insanı iş göremez hale getirirmiş!

Cezaevi demek bu mudur?

Tutuklu yargılanmak denilen bir "saçmalık" var bizim ülkemizde. Tabiki de tüm suçluların tutuksuz yargılanmasından bahsetmiyorum ama arkadaşım elini vicdanına koysun hakimler ve yasa yapıcılar. Kaçma, göçme, aynı eylemi tekrar etme tehlikesi olmayan binlerce insan içeri alınıyor. Aylarca, yıllarca dosya sırası bekliyor. Hızlanın o zaman, "ben seni içeri alıyorum, tutuklu yargılanacaksın ama 1 ay içinde de mahkemen sonuçlanacak" deyin eyvallah o zaman ama yıllarca devam eden dosyalar var. Yazık değil mi bu insanlara, işinden, gücünden, ekmeğinden, sağlığından oluyorlar onca zaman içerde. Çaldığınız yılları "beraat" kararından sonra nasıl ödüyorsunuz bu insanlara? Ödemiyorsunuz, adaletsiz hukuğunuzun yanına kar kalıyor!

Böyle mi olmalı peki? "Suçlular" (?) içeri atılıp orda kaderlerine mahkum mu edilmeliler?

Cezaevlerine kimler girer?
Yasalara aykırı fiil gerçekleştirmiş kişiler. Burası tamam.

Peki cezaevinin amacı nedir?
Kişinin cezası neyse ödeyip, "ıslah" olup, topluma verimli bir vatandaş olarak geri çıkmasıdır. Yani böyle olmalıdır!

Peki ülkemizde nasıl?

Cem Garipoğlu gibi bir cani 24 yıl ceza aldı. Cezanın azlığı çokluğuyla ilgilenmiyorum. 24 sene sonra o insanın nasıl bir insan olarak dışarı çıkacağıyla ilgileniyorum. Topluma ne kadar hayırlı bir insan olacak? Daha azılı ve kana susamış bir suçlu olarak çıkmasın?

Yüz kızartıcı olsun, olmasın, küçük, büyük, önemli, önemsiz bütün suçlar için aynı şey geçerli. İçeri giren insan eğitilmeli! Dünyada bunun örnekleri var. Ülkemizde de bazı cezaevlerinde formaliteden bir faaliyet var gibi görünüyor da yalan yani! İçeri giren insanın sporu, kitap okuması, belli eğitimler ve kurslar alması zorunlu hale getirilmeli. Her cezaevinin gerektirdiği sayıda psikologu olmalı. Mahkumlara belli program çerçevesinde psikolojik seanslar düzenlenmeli. En önemlisi; bunların hepsi zorunlu olmalı! Mahkumların keyfine bırakılmamalı!O zaman işte bu insanlar cezalarını çekmiş, yaptıklarından pişman olmuş, dışarı verimsiz, korkak, kontrolsüz bir öfke ve hırsla çıkmak yerine, aydınlık ve eğitilmiş olarak çıkarlar. Topluma faydalı insanlar haline gelirler.

Ama nerdeeee??? Ben ne diyorum bizim hükümet ve ceza kanunumuz nerdee?? Diyorum ben bu dünyaya ait değilim diye. Hayal aleminde yaşıyorum işte affola!..


*gücünü halktan alarak yönetilmek: CUMHURİYET!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder