8 Aralık 2011 Perşembe

Doydum dönüyorum...


Bugün bir arkadaşım daha İstanbulu terk-i diyar eylediğini açıkladı...

Üniversite yıllarındayken İstanbul'dan nefret ederdim. Her burayı gezmeye gelişimde "burda nasıl yaşıyor insanlar, sinir hastası olunur burda, benim zaten sinirlenmeye müsait bir yapım var burda iyice ruh hastası olurum" der dururdum. Sonra anladım ki hayat burda. Geldim ve huzuru buldum... Tam da kaybetmişken...

Ben böyle düşünürken teker teker yıllardır İstanbul'da yaşayan yakın arkadaşlarım memleketlerine dönmeye başladılar. "İstanbul'un havasını koklayan bir daha başka şehirde yaşayamaz diyorlardı n'oldu" diye sordum. "Doyduk gidiyoruz. Sen de doyacaksın..." dediler.

İstanbul bu kadar mı yoruyor adamı?

Biri döndü nişanlandı, Marta evlenecek inşallah. Öbürü kendini dinlemeye çekildi... Biri gelecek Mayıs için dönüş planları yapıyor. O da evlenecek...

Burdan çıkarılacak sonuç; İstanbul bekar şehri midir? Satış elemanlığı için denir ya "kızlar koca bulana kadar, erkekler askere gidene kadar" diye bu da öyle bir şey mi? İstanbul evlenene kadar mı? Tabiki de memleketi başka yer olanlar için lafım. Yoksa her evlenen gidici olsa bu şehirde trafik sorunu da olmazdı! ;)

Bağlayıcı unsur

Bence insanların dönüş sebebi bağlayıcı unsurlar. Üniversitesi bitmiş, iyi kötü bir işte çalışan, sevgilisi de olmayan bir insan haliyle düşünür "beni burda bağlayan ne var döneyim ben anamın dizine" diye. Hele ki bu şehirde bir şey kafasını attırdıysa! Bana göre haklı da! Çünkü ben her zaman önce aile diyen bir insanım. Para, kariyer bir şekilde edinilir nasıl olsa...

***

Bugün İstanbul 1 fire daha verdi... Bakalım kalan sağlar kimin olacak?..

Kral der ki: Herkesin "bağlayıcı unsurlarının" gönlünün olduğu şehirde olması dileğiyle... ;)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder