Takvimler 2008'i gösterirken saftirik Kraliçe'nin duvarında 08.08.08 de nişan, 09.09.09 da düğün yapacağı yazıyordu.
Büyük bir düğün... Peri masalı gibi... Herşey örflere adetlere göre layıkıyla... Düğünümün nerde olacağından giyeceğim gelinliğe kadar herşey kafamda hazırdı... Prensesler gibiydim hayallerimde...
Kimle mi?
Tabi ki "meçhul" sevgiliyle! Kim olduğu önemli değildi. Sadece yuva kurmaktı önemli olan. Anne olma isteğiydi önemli olan... Her şeyi yaşıtlarımdan erken yaptığım gibi bunu da diğerlerinden önce yapabilmekti tek derdim. Hayatı kaçırmamak, erken yaşta anne olmak, aile kurabilmekti önemli olan.
Geçti 2008... En yakın arkadaşımın abisi evlendi 08.08.08 de. O gün benim olmalıydı ama neyse sorun değil nişan süremi kısa tutarım dedim. Evrene 09.09.09 için mesajlar göndermeye devam etti saftirik Kraliçe...
2009'da geçti mi!.. İçten içe bir telaş sarmaya başladı mı? Kış gelini olmak istemiyorum. 10.10.10 son şansım sıcak havalarda evlenebilmek için. Tam gaz evrenceğizime mesajlar göndermeye devam ettim durdum...
Yok ı-ıhh... 10.10.10'u da devirdik... Nerdeyse yanlış olduğunu adım gibi bildiğim insanlarla herşeyi erken yapma telaşımdan evleniyordum da "evren" beni korudu şükür.
E devir değişti, Çelik zaten değişmişti, e artık ben de değiştim! Zaten evliliğe de inancım kalmadı. Değişti düşünceler... "Büyük düğün mü? Aman Allah korusun! Boşa stres, boşa para. Milleti ben mi eğlendireceğim canım?.. Kariyer kariyer en iyisi kariyer. Aşk meşk zaten yalan dolan geçeceksin onları. İşine gücüne bak kızım boşver evliliği deli misin derdin ne?" diyerek girdik 2011'e...
Sonra dank etmeye başladı bende bir şeyler. Belki de her 'kaybeden' gibi "Allah beni, benim kendimi sevdiğimden daha çok seviyor, beni hatalardan koruyor" demelere başladım. Kaderci oldum yani bir nevi. Yani büyüdüm. Fark ettim ki ben evliliği hep "tek kişilik" düşündüm yıllarca. Oysa evlilik 2 kişiliktir. Tıpkı seks gibi. Sadece kendini düşünürsen dakikalık zevkten öteye gitmez, sadece karşındakini düşünürsen de kendini kullanılmış hissedersin. Çift kişilik hareket edersen tarif edilmez bir doyuma ulaşırsın. İşte aynen evlilikte böyle. Benim hayallerimde hep "ben" vardım. "Benim" düğünüm, "benim" çocuğum, "benim" oturacağım ev... Karşımda "kim" olduğu önemli değildi önemli olan "evlilik müessesine" adım atmaktı. "Bekara koca boşamak" kolay derler. Ne kadar doğru... Davulun sesi hep uzaktan "hoş" geliyor... Oysa ne kadar zor "gerçek" bir evlilik yaratabilmek, sürdürebilmek...
2011... Hayatımın en "lanet" senesi... İçsel dönüş yaşadığım, kendimle hesaplaştığım, içimdeki defterleri kapattığım, hesapları kestiğim sene... Kalbimi körelttiğim, aklımı bilediğim, güçlü "rolümü" gerçeğe dönüştürdüğüm yıl...
11.11.11... Valla da billa da 11.11.11 için evlilikle ilgili hiçbir hayal kurmadım. Zaten "evrene" inancımı da yitirdim. Varsa yoksa "Murphy'i" tanıyorum artık ben!
Kral der ki: Önemli olan atılan 2 imza, giyilen beyaz gelinlik, yapılan düğün değil. Önemli olan doğru kişiyle hayatlarımızı birleştirip, doğru kişiden çocuk sahibi olup, mutlu, huzurlu ve sağlıklı aile kurmaktır...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder