Oldu cumartesi hala daha sümüklü sümüklü yatmaktayım. E 2 gündür evde tek başınayı çevirdiğim için haliyle düşünecek çok fazla vakit oldu. Kendi kendime depresyona girdim çıktım. Düşündüm düşündüm, ağladım zırladım, yattım kalktım. BULDUM!
Benim sorunum istikrarsızlık! Maymun iştahlı bir insan olduğum için bir şeyde doyuma ulaştığım an sıkıntılar basıyor beni. Bir şeyi başardıktan ya da elde ettikten sonra o şeyin değeri kalmıyor gözümde. Hemen yeni bir hedefe, yeni bir mücadeleye odaklanıyorum istemsizce. Stabil kalamıyorum. Ondandır belki sürekli aynı yerlere gitmeyi sevmeyişim, bir giysiyi 3 kereden fazla giyemeyişim, aynı anda 3 kitap birden okumam, hep yeni ve taze olanı arayışım, mutlu giden ilişkileri nedensiz bitirişim, başından sonu tahmin edilebilir filmleri izleyemeyişim, bilinmeyenleri keşfetmeye açlığım...
Annemdi sanırım, biri küçükken bana hep söylerdi başladığın hangi işi bitirdiğini gördük ki diye. :-| Çok sosyal bir çocuktum. Bir ton kursum, sporum, eğitimlerim, bir şeylerim olurdu hep. Hep ama hep yarım kaldı. Artistik ritmik cimnastik yaptım yıllarca, tam Türkiye yarışmalarına katılacak düzeye geldim, okulumuzun yeni binasında cimnastik salonu olmayışını uzaktaki yere de gidemeyeceğimi bahane ettim bıraktım. Dans grubumuz vardı, birkaç yıl sonra dağıldık. Piyano kursuna başladım 1 ay sonra bıraktım. Kickboxa başladım, siyah kuşak olmamın ertesi günü bıraktım. Lise sonda dersaneye başladım 2 ay sonra "gereksiz" dedim bıraktım. Fizik kursuna başladım afakanlar bastı bıraktım. Fen lisesinde okuyordum. Tüm lise hayatımı acaba süper liseye mi geçsem diyerek geçirdim durdum, geçiş yapamadan ÖSS'ye girdim de bırakmadım. Bir tiyatro sıkmadı beni. Hep sevdim okul yıllarımda tiyatroda oynadığım karakterleri, saatlerce süren çalışmaları., başka bir insanı sanki o insanmışcasına sergilemeye çalışmayı. 2 yıllık moda okulunda 1.yılın sonunda "ben aldım burdan alacağımı" dedim 1 yıllık sertifika aldım bıraktım. 2 defa İtalyanca kursuna başladım ikisinde de 1.kuru bitirdikten sonra bıraktım. Ankara'da moda okurken işe başladım. Bir ilki başararak 6 aylık yönetici adaylığı programını tamamlamadan 2 ayda yönetici oldum. Oldum olmasına da hevesim kaçtı 1 yıl zor dayandım. Evlenecektim. Yüzdüm yüzdüm kuyruğuna geldim. Kabul görmeyen bir ilişkiyi 3 yılda ne zorluklarla kabul ettirdim herkese. Bir gün uyandım ben gidiyorum dedim gittim. Az kalsın evleneceğim diye üniversiteyi de bırakıyordum da babam "okulunu bitir sonra ne yaparsan yap" diye resti çekince bırakamadım bitirdim. :-| Yıllarca saçımı toplamda kaç renge boyattığımı, kaç defa rejime ve spora başlayıp bıraktığımı söylemeyeceğim bile.
Ankara'da okudum sonra döndüm memleketim Mersin'e. Sonra dedim yok ben geri gideceğim Ankara'ya sonra dedim dar geliyor bura bana ben taşınıyorum İstanbul'a. Şimdi İstanbul'dayım buralarda basıyor beni ara sıra. Nereye gitsem hep bir arayış içindeyim ne aradığımı bilmeden. Bu da beni istikrarsız yapıyor istemeden.
Ayhh yazınca biraz ürkütücü göründü gözüme. Çok mu ağır depresyondaymışım ne? :D ;))
Yazık, canım annem "artık sen ne yaparsan şaşırtmazsın" beni diyor. Allah onu yanımdan eksik etmesin. Zaten o olmasa n'olurdu benim halim düşünemiyorum bile...
Ohhhh psikologlara gidip bir ton para bayılıp anlatıp rahatlayacağım şeylere bedava yazdım burda rahatladım. Ohhhhhh :))
Sorunumun ne olduğunu buldum bulmasına da nasıl çözeceğim onu bilmiyorum hala. Ya da bu çözülmesi gereken bir şey mi? Belki de bu bir sorun bile değildir ne dersiniz?..
Kral der ki: Yapıştığım yataktan beni kazımak için işini gücünü bırakıp ansızın gelen, kendi gözyaşlarım içinde beni boğulmaktan kurtaran... Sen sevilmeyeceksin de kim sevilecek...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder