Nefret ediyor bazen insan herşeyden. İğreniyor... Tiksiniyor... Midesi bulanıyor...
Yatağındaki adamı atası geliyor... Başkasının kollarına kendini atası... Sırf ona bağlanmamak, sırf acıyan canının intikamını almak için...
Her yakınlaşma diğerinin intikamıyla başlamaz mı zaten? Sizinle sevişen aslında kiminle sevişiyor? Sizi severken aslında kimden nefret ediyor asla bilemezsiniz!.. O yüzde yatağındaki yabancıya "aşkım" diye hitap eder insan. O yüzden sarılır da uyur insan...Bencil... Bu dünyadaki herkes bencil... Herkes önce kendini düşünür... Her zaman "önce can sonra canandır." Siz hep çift kişilik düşünürsünüz, planlarınız hep ikinize göredir oysa o sadece kendi yoluna bakmaktadır. Kimse, kolay kolay kimseyi "dünyası" yapmaz. Yapmıyor işte kandırmayın kendinizi! Aptal yerine koyulduğunuzu hissedersiniz... Yolunuza bakın... "Ten" ağrı kesicidir sadece. "Yalnız uyumanın" verdiği ağrıyı dindirir. Kendinizden kaçmanıza yardım eder. Güçsüzlüğünüzü kendinizden saklamanıza... O yüzden yalan gülüşleri severiz hepimiz. Acısız!.. Bilir çünkü herkes "hayatın" ne kadar "orospu" olduğunu. Sormamak, bilmemek, aptalı oynamak en kolayıdır. Acıtmaz... Aldatan kendini aldatıyor derler. Bilmezler mi "herşey karşılıklıdır", insanoğlu o kadar "yüce" değildir!.. Herkes "öldürmeye" meğillidir. Herşey an meselesidir... Uykunuzda gelen "moral bozucu" bir telefonun ardından bi başkasını arayışınız "gel sana ihtiyacım var" deyişiniz... Kendinizi bir başkasının kollarında buluşunuz...Acı çekmemek için hep yedek tutmayı öğretiyor hayat. Nasıl kötü günler için kenarda para tutulur, nasıl ki muhasebede yedek ayrılır, nasıl ki sınava yedek kalem götürülür, nasıl ki maçlarda yedek oyuncular vardır öyle işte... Hayat bize kötü senaryoya karşı, "kaybetmememiz" için hep yedek tutmamızı öğretiyor işte. Hepimizin "yedeği" var, hepinizin "yedeği" var...Seviyor insan seviyor... 3 kişiyi de seviyor, 5 kişiyi de seviyor... "O" olmazsa bir başkası olabiliyor. Herkesin bir "ikamesi" oluyor işte oluyor...
Herkes sadakatsiz! Hayat buna zorluyor insanı. Oysa ne kadar masumduk... Saf... Tertemiz... Büyüdük. Oyunu kuralına göre oynamayı öğrendik! "Ölmemek için öldürmeyi" öğrendik. Kalbimizle değil beynimizle sevmeyi öğrendik. Duygusal hazzı boşverip tensel hazzın tadını çıkarmayı öğrendik...Bu yüzden herkes "güç" odaklı, "başarı" odaklı, "para" odaklı çünkü hayat bunu öğretiyor insana.
Ağlayan olmak yerine aldatan olmayı tercih ettiriyor hayat insana...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder