22 Kasım 2011 Salı

Kırmızı rujdan vazgeçebilir miyim?



24 yaşımı yeni doldurdum. Hayatımda kırmızıdan başka hiçbir renk ruj sürmedim. Sonuç olarak kırmızı ruj alameti farikam oldu benim. Herkes ağız birliği yapmışcasına "Dior Addict kokladık mı, kırmızı ruj gördük mü hep sen çağrışım yapıyorsun" diyor yıllardır bana. Güzel bir durum bu aslında... Bir şeyle bütünleşmek... 24 yaşından insanların kafasında kendimle ilgili bir tarz oturtmak... Profesyonel yönden bakıldığında çok önemli şeylerdir bunlar.

Bütün erkek arkadaşlarıma da yıllarca tek bir şey söyledim; "rujuma, kıyafetlerime karışamazsın boşuna yorulma dinlemem!" Çünkü giyimimim, saçım, makyajım beni ben yapan şeyler diye düşündüm hep. Kendine karışılmasına izin veren arkadaşlarıma da kızdım hep. Neden kendilerini böyle ezdiriyorlar diye düşündüm. Kişiliklerinden ödün veriyorlarmış gibi geldi hep.

Yaklaşık 1 yıldır daha önce kimsenin hakketmediği kadar sevgiyi ve saygıyı hakkeden bir adamla birlikteyim. Tabi ben aptalın teki olduğum için kıymetini daha yeni anlamış durumdayım. Bilemem ömrümü geçireceğim insan o mudur değil midir. Açıkçası hiçbir önemi de yok. Bu ilişkinin de miadı dolarsa bir gün ya da kader bizi ayrı düşürürse herkese dilediğim gibi ona da yolunun açık olmasını, hep mutlu olmasını, iyi gününde değil beni kötü gününde aramasını, ilk benim orda olacağımı söyleyeceğim.

Her neyse konumuz bu değil... Böyle değerli bir insan benim kırmızı rujuma takmış durumda. Hiçbir şeyime laf etmeyen, tek derdi benim başarım, rahatım ve mutluluğum olan bu insana kırmızı rujum takıntı haline gelmiş durumda. Her gün sabah aynı terane; "sürmesen o ruju olmaz mı?" "Suratın bembeyaz, sürüyorsun bir de o ruju tam parlıyor suratın..."

Yahu be adam sen biliyor musun ben o görüntüyü yakalayabilmek için yıllardır neler çekiyorum, nelerden fedakarlık ediyorum?! 6 yaşından beri şıpır şıpır suların içinde büyüyen bir çocuk bronz tenli olur haliyle... Büyüyünce beyaz ten, siyah saç, kırmızı ruj takıntısı başlayınca çilem de başladı işte. Orjinal rengime dönebilmek için güneşten azraili görmüş gibi kaçıyorum yıllardır, yaz-kış güneş koruyucuları sürüp gözlüklerle geziyorum, 2 yıldır bronzlaşmayım diye bırak tatili memleketime bile gitmiyorum deniz yüzü görmüyorum, sınırlı sayıda gittiğim plaj günlerimde de köyden indim şehre modunda şemsiyenin altında yere kadar uzanan elbiseler, şapka, gözlük, omuzda havlu gibi korkunç bir modda oturuyorum.

E sen şimdi kalkmışsın bana sürme o ruju diyorsun. Ben sana kırmızı pantolon giy, kulağına küpe tak desem yapabilir misin? Hayır! Benden niye beni ben yapan bir şeyi değiştirmemi bekliyorsun? Sen beni ilk gördüğünde de kırmızı rujum yok muydu? Sen benimle bir çift olmaya karar verdiğinde de kırmızı rujum yok muydu? Eeee??? Yüzük takmamı sevmiyorsun anladık. Parmağımda her yüzük gördüğünde çıkarıp çöpe atıyorsun (evet gerçekten atıyor!) bir şey demiyorum ama kırmızı ruj başka işte... Böyle konuştuğumda da hoşnutsuzlukla susmana benim gönlüm el vermiyor...

Twitter'da bu konuyla ilgili erkekler arasında bir yoklama yaptım. Kırmızı ruj şık mı, seksi mi, basit mi, abartı mı, yollu imajı mı çiziyor diye sordum. Çıkan ortak sonuç kırmızı rujun su götürmez seksi bir görüntü yarattığı!

Şimdi düşünüyorum kırmızı rujdan vazgeçebilir miyim vazgeçemez miyim diye?.. Belki yavaş yavaş... Bilmiyorum ki... im addicted to red lipstick yani başka söze gerek yok... :(



Kral der ki: Modern, demode, post modern istisnasız tüm erkekler kadınının sadece kendine güzel ve seksi görünmesini isterler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder