Herkesi bu hayatta seven de var sevmeyen de. Bana göre iyilik ve kötülük kavramları görecelidir. Benim dostum bana göre iyidir ama aynı kişi düşmanına göre kötüdür.
Peki kaç kere sizin başınıza böyle tekerleme gibi durumlar geldi? Düşmanın dostu düşman mıdır? Düşmanın düşmanı dost mudur? Peki dostum düşmanımla dost olursa ne olur?..
Pembe dizi tadında bir çocukluk geçirdim. Entrikalarla dolu bir okulda okudum. Gossip Girl yanımızda halt etmiş. Haliyle bu, dost olma, düşman olma, çift kaşardan tost, az kaşardan dost, çok kaşardan bir halt olmaz durumlarını ergenliğe bile giremeden öğrendim.
Milyon kez tekrarladığım gibi burcum terazi yani adaleti ve dengeyi simgeliyorum. Çocukken bile bacak kadar boyuma bakmadan ezilenin, haksızlığa uğrayanın yanında avukatı gibi dururdum. Boşuna değil herkes "bu kız ya avukat ya politikacı olur" dedi ama yanıldılar. Benden ikisi de olmaz aç kalırım. Avukat olsam, müvekkilim haksız olsa, "sen haksızsın ben seni savunamam" derim. Siyasete hiç girmeyelim zaten. Orda kim dürüst ki (!)
Neyse... Bu konuya çocukluktan takığım. Yakın arkadaşlarım biriyle bozuştuğunda ben de karşıma alırdım o kişiyi çünkü hep söylerdim -hala da söylerim- dostluk benim için her şeyden önemli diye. Ama sonra bir baktım ben biriyle ters düşsem hep yalnızım. Kimse benim yanımda saf tutmuyor. Ben mal gibi kendi kendime düşmanlarla savaşıyorum. Aynı şeyi daha ortaokul yıllarındayken kaç yüz defa yaşamışımdır. Kuzenin akranımdı. Hiç anlaşamazdık. Okulda bir olay oldu mu hiç yanımda durmazdı. Şaşırırdım çünkü ben hep onun arkasını kollardım. Sonra lise olduk. En yakın arkadaşım kardeşim dediğim insan benden ölesiye nefret eden insanlarla samimi oldu. Sustum... (Bu insan hala en yakın arkadaşımdır hatasını anladığında özrünü kabul ettim kardeşimdir!) Üniversite oldu kız kardeşim dediğim başka bir insan aynı şeyi yaptı. Hemde defalarca! Yine sustum... Herkesin doğrusu kendine dedim. İnsanları olduğu gibi kabul etmeyi erken öğrendim. Sonra anlamsız bir kıskançlık yüzünden -evet kız kızı kıskanabiliyor işte zaten bu yüzden kız arkadaşım yok artık- dostluğumuzu(arkadaşlığımızı demiyorum çünkü bundan öteydi, kötü günümde ilk ve tek yanımda olan insandı, asla hakkını yemem) bitirdi kendileri. Yine ve sonsuza dek sustum bu sefer...
Şimdi ama bu kız -artık dost değiliz- gitmiş bula bula kendine yakın arkadaş olarak benim kuzenimi seçmiş. Yahu be kadın bulamadın mı kendine başka arkadaş! O kadar mı yalnız kaldın?! O kadar mı kimsesiz kaldın da gittin benim burnumun dibindeki insanla kaynatıyorsun gece gündüz. Allah bilir konuşacak konu kalmayınca beni de konuşuyorsunuzdur siz. Beni sık sık arayan 1. dereceden kuzenim ne hikmetse birden adımı unutuverdi ya da telefonunu değişti numaram silindi (!) Şimdi ben kime ne diyeyim? Kuzenimin beni satmasına mı içerleyim? Yoksa bu insan aramıza girdi diye mi kızayım?
Anlamadım ki ben ne yapayım?..
Kral der ki: Düşmanından bir kez sakın, dostundan bin kez, dostluğunuz bozulursa bir gün sana nasıl zarar verebileceğini en iyi bilen dostundur!..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder